Doğuş Otomotive kızıyoruz ama kıyaslama yapınca D sınıfı bir araç için talep edilen bakım ücreti, dışarıdan bakınca (çok) yüksek gibi gelse de, içeriden bakınca yine de fena gibi durmuyor, 1 adet MTV taksidi ile kıyaslıyorum 1.4 ve 1.6 motorların bakım ücretini. Mitsubishi ASX aracımızı sattık, Honda CR-V aldık, Mitsubishi idare ediyordu ama Honda bakalım nasıl öpecek, gelecek yıl Ağustos ayında göreceğiz.
Üstat, ülkemizde hiçbir otomobil kıyaslama testi yapılamaz, hepsi daha finish çizgisine varamadan ölür gider. Bunu sebebi devletin adaletsiz vergilendirme rejimi, piyasanın yanlış gelişmesi, otomobile tüketim malzemesi/maddesi olarak bakılmaya başlanmasının daha şunun şurasında birkaç yıl olmuş olması. Farz edin ki Almanya'daki "otomobil sektörü" 3000 lümen gücünde ışık hüzmesi yayıyor, bizim "otomobil sektörü" ile karşılaştırıldığında bu 1/3'e düşüyor, yani 1000 lümene, gerisi kaybolup gidiyor. Bu kayıptan 2 taraf sorumlu: birincisi fahiş vergilerle 2.0 üstü motorlara sahip araçları artık getirmeyen ithalatçılar/distribütörler, ikincisi bu fahiş vergileri 1.6 üstü motorlara acı dolu, 2.0 üstü motorlara zehir dolu uygulayan ve yüksek vergilerle iç piyasayı koruyucu bir duvar ördüğünü sanan ve lüks tüketim ithalatını frenleyerek Euro-Dolar-Pound-Yen dövizin yurtdışına israf için akmasını önlediğini düşünen basiretsiz ve yeteneksiz devlet ve hükümet.
Donanım Haber Otomobil Genel Forumunda 23.000 mesajım vardı, 5.000 tanesi silindi, bunlar havadan sudan bahseden mesajlar değildi, hepsi analiz ve araştırma, inceleme ve derlemeden oluşuyordu. Yavaş yavaş bu mesajlar kaybolup gidiyor. Orada Türk halkının otomobil konusunda çok bahtsız ve şanssız olduğunu, piyasanın Avrupa'nın aksine çok çarpık ve yanlış geliştiğini, yıllarca KOÇ ve OYAK gibi kurumların ithalata karşı vergiler ve yıldırma politikaları ile devlet tarafından korunmaya çalışıldığını, SABANCI'nın TOYOTA üretimine başlaması neden ile kendilerine mecburen çeki düzen vermek zorunda kaldıklarını (modernleşme) ama dövizin yurt dışına kaçışını önlemek için vergilerin sürekli daha da arttırıldığını ve kısaca Türk halkının "
binaltıyüz sendromu" yaşadığını yazdım ve bu yazım o zaman çok ses getirmişti (çok da uzun bir yazıydı).
Bir Alamancı veya bir Alman gelip Türkiye'de araba alamaz, bizim burada nelerle karşılaştığımızı görse, nasıl sistematik olarak soyulduğumuzu görse zaten şok olup gider. Passat'ta 1.6 TDI 7-DSG kombinasyonunun tesadüfen mi bu kadar başarılı olduğunu sanıyorsunuz? Motor çok mu güçlü, şanzıman çok mu iyi? Hiç ama hiçbiri...! Tamamen "binaltıyüz sendromu" ve benzine göre nispeten daha ucuz olan dizel yakıtı kullanıp daha fazla yol kat edebilen bir motordan söz ediyoruz. Artısı düşük yakıt tüketimi, artısı dizel olması, artısı 1.6 litre olması ve en büyük artısı da 7-DSG adındaki otomatik şanzıman opsiyonuyla sunulabilmesi. 1.6 TDI 7-DSG kombinasyonu sizce 2.0 TDI 6-DSG kombinasyonundan daha mı iyi? Değil, ama daha düşük vergiye tabi. Düşünün ki Doğuş bu oyuncak motoru ve bu pişmemiş şanzımanı Almanya'daki Euro opsiyon fiyatından TAM 2 (İKİ) KATI DAHA PAHALIYA SATIYOR. Yani Türkler 1 adet DSG için 2.250 Euro değil 4.500 Euro ödüyor, 1.6 TDI için 2.600 Euro değil 5.200 Euro ödüyor. Neden? Çünkü "az yakacak, otomatik olacak, vergisi düşük ve dizel tüketen" bir kombinasyon olduğu için.
Sayın müdürüm. Siz Türkiye'de otomobil alırken testleri kenara koyun. Cebinize para koyun, piyasaya bakın. AVM ve apartmanların otoparklarına bakın, en çok hangi otomobiller var. Türk halkı "otomobile" 20 yıldır binmeye başladı, öncekiler teneke kutulardı ve bize kakalandıkça kakalanıyordu. Neden ben PASSAT alıyorum? Çünkü piyasası güçlü, kuvvetli ve canlı, ama hangi piyasası? Dizel otomatik piyasası tabi. Ama bu demek değildir ki benzinli manüel veya benzinli otomatik aforoz ediliyor, tam aksine zaman geçtikçe benzinliler (çok) daha az yakmaya, çok daha güçlü olmaya başladı. 10 yıl önce: 2.0 FSI 150 HP 200 NM, 10 yıl sonra 1.4 TSI 150 HP 250 NM, tabi ki kimse 2.0 litre benzinli almaz. Ama 10 yıl önce: 2.0 TDI 140 HP 6-DSG, 10 yıl sonra 1.6 TDI 120 HP 7-DSG. "Dizel otomatik" hastalığı bulaşıcıdır, B6 kasada 1 yıl yaşayan, B7 kasada düz vitesle 1, otomatik vitesle 4 yıl yaşayan, B8 kasada da krallığını ilan eden 1.6 TDI 7-DSG kombinasyonu bir de cam tavan ve dolu donanımlıysa birçok kişinin kalplerini çoktan fethetmiştir, daha aracı görmeden peşinat yatıranları hatırlayın.
Türkiye'de otomobil sadece SOMUT unsurlar nedeni ile değil SOYUT hususlar nedeni ile de tercih ediliyor. Hiçbir Alman: "MONDEO alsam zor satarım PASSAT alsam kolay satarım INSIGINA alsam hiç satamam" gibi bir kaygı yaşamaz ama biz yaşarız. Bunun farkında olmalıyız. Sorun burada başlıyor ve burada da bitiyor: aklımızda. Herkesin işte bu aklı tabi olduğumuz piyasayı oluşturuyor. Arabayı Türkiye'de alıp Gürcistan, Kıbrıs veya Yunanistan'da kullanmayacağımıza göre oyunu buranın kurallarına göre oynamamız şart.
Neden ben 6. Passat'ımı alıyorum, hepsi max. 1.6 litreye kadar, gittikçe de donanımı artan paketler alıyorum? Bir sebebi, bir nedeni olmalı. Sadece Türkiye'de olduğumuz için değil, veya ÖTV-KDV-MTV değil. Piyasa için aldığım doğru, ama bir durum daha var. Ben mesela bir Mercedes içinde görülmek istemiyorum, hiç böyle unsurları göz önünde bulundurdunuz mu? Passat hangi donanım ve motor olursa olsun, GENEL KABUL görmüş bir model. En pahalı PASSAT'la bir yere gitsem yine o bir PASSAT ama en ucuz C200d ile gitsem o bir MERCEDES ve insanlara önce arabaya sonra bana bakıyor. PASSAT'sa sorun yok, C200d'yse sorun var (ama söylemiyorlar).
Kısaca ve özetle, Türkiye'de yaşıyoruz, yakıt nispeten pahalı, vergiler oldukça yüksek, araçlar az ve fiyatlar uçuyor, enflasyon %10-20, yollar bozuk, servis bir moktan anlamıyor, OGS-HGS, bakım, vergi, otopark, oto yıkama, MTV, TÜV, kasko-sigorta vb. vb. vb. Bunları düşünecek olursak zaten otomobile binemeyiz ama madem YAŞIYORUZ ve KAZANIYORUZ o zaman keyfini de SÜRECEĞİZ.
Son sözüm: PASSAT
Selamlar ve sevgiler,
Taner Göde