Günümüzde herşey ne kadar teknolojik, ne kadar dokunmatik gelse de aslında gerçek işleyiş bazen ne kadar ilkel olabiliyor öyle değil mi?
Şu gemiden indirilip yan yana dizilmiş sıfır arabaları görünce her birinin tek tek kapılarını açan, çalıştıran, hareket ettiren personel gözümün önüne geliyor. Bir valeye kıyıp veremediğimiz, adeta canlı gibi davrandığımız arabalarımızın birleri için bir "iş" olduğunu görmek garibime gitti.
Limana yanaşan devasa bir gemi yüzlerce insan için işin başlaması, arabaya bin, çalıştır, park et ve bir sonrakine koş. Arabaların tırlara yüklenmesi, tırının dorsesinin yanında yüreği hasretle, aklı hayallerle dolu bir şoförün acıklı arabesk şarkılarıyla yaptığı uzun ve "sıkıcı" yolculuk. Serviste arabanın jelatinlerini söküp kontrollerini yapan, emeklilik hayalleri kuran bir emektar. İyi giyimli ve daima güler yüzlü, sizi uğurladıktan hemen sonra unutup bir sonraki teslimata yoğunlaşan, mesai bitirme derdinde ki teslimat personeli. Son olarakta elbette arabası dahi olmayan ama akşama kadar "milyarlık" arabalara kapıyı açıp sahiplerine tebessüm ederek arkalarından hayallere dalan güvenlik görevlileri. Ve lüks arabasına oturmuş kimi zaman heyecandan, kimi zaman koşuşturmaktan bu insanların çoğunu aklına dahi getirmeyen, kimisine kafasını kaldırıp selam bile vermeyen, arabasının göğsünü okşayarak mutlu olan bizler. Hayat ne garip.
Sent from my iPhone using Tapatalk