Rica ederim,
Özel değil tabiki,
Aslında araç tercihi kişiye göre çok değişken bir durum, elbette bir araçtan beklentilerimi biliyorum. Öncelik sırasına göre belirlemem gerekirse;
Öncelikle B ve C segmentlerine kıyasla nispeten daha geniş bir hacim ve özellikle 70-80 Km/H üzerindeki hızlarda yolda duruşu daha kararlı bir araç almak istiyorum. Ancak örneğin Skoda SuperB gibi sınıfında limitleri zorlayacak kadar fazla geniş diz mesafesi benim için güzel ama önceliklerim arasında değil. Örneğin kullandığım Passat'ı gayet yeterli buluyorum.
Sıfır almayı planladığım araca ekonomik tüketimi arayacak kadar fazla binmeyi planladığım için (yıllık min. 25-30 bin km ve 4-5 yıl) dizel motorlu ve benzinliye göre ekonomik tüketimde olması yine önceliklerim arasında
Otomatik vites olmassa olmazım. Düz vitesli modelleri hiç değerlendirmiyorum bile. Otomatik vitesle ilgili ciddi tecrübelerim oldu ve sorunsuz yapıda bir otomatik şanzıman model tercihlerimi etkileyebilir. Piyasada satılan üç ana otomatik şanzıman mekaniği arasından (Konvansiyonel Otomatik, Semitronik, Sürekli Değişken Oranlı) halen diğer ikisinin konvansiyonel otomatik (klasik otomatik) kadar sorunsuz ve ekonomik ömrü uzun olabildiğini düşünmüyorum. Bu arada DSG şanzıman; daha ziyade üretim maliyetini düşürme ve verimlilik artırma eksenli üretilen semitronikler grubunda bir şanzıman.
Kullanışlı ve geniş bir bagajının olması belki en önemli değil ama ciddi önemsediğim bir konu. Mesela yılda bir kaç kez bile olsa büyük hacimli bir şeyi taşımak istediğimde sahip olduğum aracın bu ihtiyacı zorlanmadan karşılaması beni oldukça memnun eden bir durum. Ayrıca yine yılda bir kaç kez bile olsa katlanır elektrikli bisikletimi (Goccia City Zero) aracın bagajına rahatlıkla yükleyip indirmek aracımdan daha fazla faydalanmama sebep olabiliyor.
Daha ziyade şehirlerarası yolculuklarda kabin içindeki konforun ve sürüş rahatlığının en az C segmenti kadar yada daha iyi olması yine aradığım önceliklerden. Özellikle gürültü uzun yolda beni yoran şeylerden. Yol sesi ve rüzgar sesinin az olması, 100 Km/H üzeri hızlardaki sürüşte direksiyon ve süspansiyonun güvenli hissettirmesi asıl önemsediğim konfor unsurları.
Satış sonrası hizmetleri ve ikinci eldeki değer kaybı yine bir çok kişinin aradığı gibi benimde önemsediğim konular. Örneğin Volvo'nun kalite ve fiyat konusunda oldukça beğendiğim modelleri olmasına karşın Sivas bölgesinde sıfır bir Volvo sahibi olmayı hiç ama hiç mantıklı görmüyorum zira yetkili serviste periyodik bakım için 300-400 km uzaklara gitmeniz gerekebiliyor, arıza yada onarım gerektiren durumlardan hiç bahsetmiyorum bile... İstanbul'da yada Ankara'da belki tercih edilebilir ancak genel olarak Türkiye'de yetersiz bir hizmet ağı var. Yine aldığı aracın ikinci elde değer kaybetmemesini bir çok kişi ister ama bu alacağım modeli yeteri kadar beğenmiş ve yeterince uzun süre kullanmayı planlamış isem dikkate aldığım ama gözardı edebileceğim bir konu.
Nispeten ortalamanın üzerinde performansa sahip bir araç yine tercihimi ciddi oranda etkileyebilir. Bu kriterim özellikle Golf 1.4 TSI 160Hp DSG bir araca sahip olduktan sonra daha da önem kazandı. Kullandığım aracın coşmasa da iyi yürümesini istiyorum. Örneğin bir aracın 0-100 Km/H hızlanma değeri 10 saniyenin üzerine ne kadar çıkıyorsa o kadar gönlümden uzaklaşıyor.
Çok ciddi avantajları yoksa 130-140 beygir altında bir araca pek içim atmıyor. Ancak keyiflide olsa 150-160 beygirin üzerine çıkmayı da güvenlik riskimi artıracağını düşündüğümden pek istemiyorum, çünkü genelde sabredemeyip gerektiğinden sert kullanıyorum. Benim için bu durum, önümde açık duran bir kavanoz Nutella'ya karşı koyamamak gibi birşey
Sahip olduğum ekonomik imkanları ve kişisel ihtiyacım için kullanacağım binek bir araca ödenmesi gereken maksimum rakamları dikkate aldığımda, 150 bin liranın üzerine çıkan araçlar bugünkü düşüncem itibariyle benim için oldukça mantıksız ve gereksiz geliyor.
Uzun süre binmeyi planladığım bir araçta konfor/güvenlik donanım paketlerinin yeterince dolu olması mantıklı fiyatlar çerçevesinde oldukça arzuladığım bir konu.
Sahip olduğum aracın markasının insanlarda uyandırdığı prestij algısı şüphesiz çoğu kimsenin keyif duyduğu bir konu, ancak bu durumun büyük oranda balon bir satın alma faaliyeti olduğunu düşünüyorum. Bazen giydiğiniz pahalı bir kıyafetin detaylarındaki başarı gibi istifade edilebilecek tarafları olsa da, genel olarak fayda/fiyat oranı saçma bir satın alma girişimi diye düşünüyorum.
v.s. v.s.
Genel olarak temel beklentilerimin konu başlıklarını böyle sıraladığımda ille şu segment olacak gibi bir şartım yok. Ancak söz konusu D segmentindeki sedan bir Passat ile JJ segmentindeki CR-V gibi bir crosover ise şu durumu ihmal etme şansım olmadığını biliyordum; "Yaşadığınız alanda aracın hacmi itibariyle oluşabilecek bir park problemi oluşabilir mi?" Benim şu anda Sivas'ta böyle bir problemim yok çok şükür. Belki Sarıyer'de yaşayan bir insanın da evi ve işi arasında böyle bir problemi olmayabilir. Ama Mecidiyeköy Gülbağ'da otoparksız bir evde yaşarken şahsen bu problemi yaşamama ihtimalim yoktu. Ancak bir anda bütün bunları boş yere değerlendirdiğimi farkettim zira daha büyük bir araç olduğunu sandığım CR-V teknik özellikleri kıyasladığımda sadece yükseklik olarak Passat'tan büyükmüş hatta Passat'tan daha kısa ve darmış meğerse;
UZUNLUK
Passat: 477cm
CR-V : 461cm
GENİŞLİK
Passat: 183cm
CR-V : 182cm
YÜKSEKLİK
Passat: 146cm
CR-V : 168cm
Her neyse; Bütün bu asıl kriterleri ve detaylarını dikkate aldığımda diğer alternatifleri eleyerek adayları şu iki araca kadar indirgedim. Dolu denebilecek donanımda 145 bin TL civarlarında 1.6 TDI 120Hp DSG Highline bir Passat ya da 1.6 i-dtec 160PS 4x4 Otomatik bir CR-V arasında kaldım. Ve iki araç arasında şu değerlendirmeyi yaptım...
AVANTAJLAR;
(PASSAT)
- Nispeten bariz kalite hissi daha yüksek ve modern kabin içi,
- Nispeten daha sessiz ve konforlu bir sürüş,
- Nispeten ikinci elde belki daha az değer kaybı ve kolay satış,
- Nispeten çok azda olsa daha iyi düşündüren ve hissettiren marka/model algısı
- Nispeten daha geç eskiyen ve highline'da yakışıklı gözüken dış tasarım
- Piyasa dikkate alındığında makul ücretli ve 15 bin Km aralığında periyodik bakımlar,
- Nispeten daha az yakıt tüketimi
- Nispeten daha stabil ve rahat yapılabilen yüksek süratli seyahatler
(CR-V)
- Nispeten daha güçlü, verimli ve istekli 160Hp motor ve bunun sonucu daha iyi 0-100 hızlanma değeri.
- Tam anlamıyla bir off-road olmasa bile nispeten kötü ve zor yol koşullarında çok daha başarılı sürüş kabiliyeti
- Daha yüksek ve trafikte güven hissi veren sürüş pozisyonu
- Tam anlamıyla olmasa da edinilen Jip algısı
- Sürekli olmasa bile 4x4 çekiş sistemi
- Nispeten daha fazla donanım
(Bahsettiğim Passat'a kıyasla +'ları; Geri görüş kamerası, deri koltuklar, 7 inç ekranlı nispeten çok daha fonksiyonel android tabanlı Honda Connect Multimedia, Elektrikli Açılıp Kapanabilen Bagaj Kapağı, Şerit Koruma Destek Sistemi, Akıllı Uyarlanabilir Hız Sabitleyici, Aktif Uzun Far Kontrol Sistemi, Kör Nokta Uyarı Sistemi, Trafik İşareti Tanıma Sistemi, Şerit Takip Uyarı Sistemi, Çekici Denge Kontrol Sistemi, Yokuş İniş Kontrolü, HDMI Girişi, Panaromik büyük Cam Tavan, Tavan Rayları)
- Nispeten çok daha kullanışlı ve koltuklar yatınca çok geniş hale gelen bagaj alanı (Katlanmasa bile 2 MTB bisikleti yanyana dikine sığdırabilirsiniz
)
- Arka koltukta uzun süre seyahat edecek 3. kişinin rahatını bozmayan şaft tünelsiz düz arka zemin
- 18" jantlı Highline Passat'a kıyasla, kalın lastik yanaklarının etkisiyle özellikle çukurlarda daha konforlu olduğunu düşündüğüm süspansiyon sistemi (not: bu konudaki kanaatim çok net değil)
- Nispeten daha sorunsuz ve uzun ömürlü olacağını düşündüğüm 9 ileri vites, ZF üretimi(ürünlerini beğendiğim bir şanzıman üreticisidir) konvansiyonel otomatik şanzıman.
- Ekstra bir ücret talep edilmeden verilen 6 yıl/150.000Km uzun garanti.
- Bu subjektif bir kanaat ancak; genel olarak daha uzun ekonomik ömre sahip, daha sağlam ve kullanışlılık odaklı üretilmiş bir araç olduğunu düşünüyorum. Detay tasarımlarda gözlemim malzeme kalitesi düşük bile olsa kullanışlılıktan ve mühendislik zekadan pek taviz verilmemiş.
DEZAVANTAJLAR
(PASSAT)
- Nispeten daha hantal 120 Hp motor.
- Şahsen tam anlamıyla sorunsuz olabilmeyi başaramamış stabil davranmayan ve arıza riski yüksek kuru tip 7 ileri DSG şanzıman
- Asfalt dışında yere yakın olması sebebiyle bozuk yollarda sınırlı kullanım imkanı
- Highline pakete ilave donanım alınmasına rağmen halen tam anlamıyla dolu bir donanımı olamayan araç
- Arka koltukta 3 kişilik seyahatlerde 3. kişiyi rahat ettirmeyen şaft tüneli
- 18" jantlar ile özellikle bozuk zeminlerde daha konforsuz ve sert süspansiyon
- Donanımlı ve opsiyonlu bir aracın saçma denebilecek tedarik süreci (Gerçi Highline sevisyesi donanım halen satılamıyor galiba
)
- Bana göre aldıktan bir süre sonra sürücüsüne verdiği heyecanı ortadan kalkan mantıklı ama hissiz, keyifsiz, monoton bir araç.
- Bu söyleyeceğim fazlasıyla subjektif bir kanaat ancak ben böyle düşünüyorum; ekonomik ömrü daha kısa ve çok daha düşük maliyetle üretilmek önceliğiyle tasarlanmış bir araç.
(bkz: planned obsolescence)
CR-V
- Sert plastiğin bol kullanıldığı nispeten bariz daha düşük kabin içi malzeme kalitesi
- Nispeten daha zayıf kaporta kalınlığı
- Özellikle yol sesi anlamında nispeten daha sesli kabin içi,
- Nispeten daha yüksek yakıt tüketimi
- En üst donanım seviyesinde bile bence oldukça çirkin apaçi ruhlu jant tasarımı ve bunun değiştirilememesi
- Bej koltuk döşemesi seçiminde kabin içinin tam anlamıyla bej olmaması
- Özellikle kısa vadede biraz daha fazla değer kaybı
- 10.000 Km lik bakım periyodu ile nispeten daha yüksek bakım maliyeti
- Yüksek süratlerde nispeten daha az viraj kabiliyeti ve son sürat
- Bundan emin değilim ancak nispeten daha yüksek yedek parça fiyatı.
Kıyaslamamı özetleyebildiğim kadarıyla durum bu. Bütün bunları ve belki biraz daha gereksiz detayları da dikkate alarak değerlendirme yapınca benim kişisel tercihim CR-V 'ye daha çok yaklaşıyor gibi... Umarım 1 aya kalmaz netleştiririm durumu