Dizel

Amerika'dan gumruksuz araba getirmek mi?

ABD fabrikalarinda üretilen ve DIZEL motorlu olup CO2 ve NO2 gaz emisyon degerlerinde katakulli yaptigi icin BINLERCE 0 km ARACI Arizona ve Nevada çöllerinde yatmakta (ve dolayisiyla çürümekte olan) Volkswagen'ye, ABD'den gümrüksüz araç getirme hakki?

====> Angela Merkel bunu sevdi.

Bu haberin içerigini daha düzgüm bir biçimde yorumlayacak olan Passatta$larima $imdiden te$ekkür ederim.
-- LP

1.6 fındık motorlu olanı varmı onların? 3500 tdi değilmi onlar? İki silindirini söküp sokarlar memlekete artık !!

Emisyon sorunlu bütün arabaları bize kakalayacaklar. Benim anladığım bu


Passat Turkiye kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Sadece Konya'daki ve sadece belediye kamyonlarının yaydığı Nox vs. bilumum emisyonlar, Türkiye'deki tüm Passatların yaydığı emisyon toplamlarından daha fazladır sanırım. Tüm Türkiye'deki kamyonları varın siz düşünün. Hal böyleyken, eğer Türkiye'ye ciddi bir yatırım karşılığında bu Passat'lar Türkiyeye gelecekse varsın gelsinler. Kömürlü lokomotifler gibi çalışan kamyonlar dururken tdi motorlara odaklanmak bana anlamlı gelmiyor. Zaten bu emisyon meselesi de, Avrupa ile ABD arasında ortaya çıkan ticari gerilim neticesinde tarife dışı engel olarak Almanya'ya ödetilen bir bedel problemi olduğunu düşünüyorum.

Şu elektrikli motorlar yaygınlaşsa da traktör motoru takılmış arabaları sürmekten kurtulsak, yağı, benzini, LPG si, mazotu vs.vs. içten yanmalı motorlar tam bir ilkellik. Batarya teknolojisinin yüzyıldır bir türlü geliştirilemeyişinde yerleşik devasa petrol ve otomobil endüstrisinin parmağı olduğunu düşünüyorum. Petrol üzerine savaşlar çıkarmış bu lobi için Akar kokar teknolojisi üzerine yapılmış trilyon dolarlık yatırımlar bir bataryaya kurban edilemeyecek kadar büyük. Ve biz bu NOx, COx çöplüğü üzerinde uzunca bir süre daha yaşamak zorunda kalacağız gibi görünüyor.

Volkswagen'nin bu dizel emisyon olayını, daha önce forumda detaylı bir şekilde yazmıştım, biraz özetleyerek tekrar yazayım.

Arkadaşlar öncelikle bu olay tamamen ABD ve Almanya arasındaki bir hesaplaşmaydı. Yani emisyonla falan hiç bir ilgisi yoktu. O zamanın Volkswagen CEO'su Martin Winterkorn, ABD'de bir milyon araç satma hedefi açıklayıp, Volkswagen'nin ABD'de ki satışları füze gibi yükselince, ABD bu yükselişi durdurmak için bu emisyon olayını çıkardı. ABD çok güçlü olduğu ve kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu bilmediğimiz için, sonuçta Almanya bunu bir şekilde yutmak zorunda kaldı.

Diğer tüm markaların dizel motorları da üç aşağı beş yukarı zaten aynı komponent, aynı tüketim, aynı sistem, aynı çalışma prensibi ile üretilmekte ve aynı emisyon değerlerine sahipti. Yani Volkswagen'nin dizel motorlarının diğer markaların dizel motorlarından hiç bir farkı yoktu. Bu olaydan sonra sessiz sedasız çıkan haberlerde diğer markalarında aynı emisyon değerine sahip olduğu açıklandı fakat unutuldu gitti.

Olay aslında yukarıda da yazdığım gibi direk Volkswagen ile ilgili değil ABD-Almanya arasında olan bir olaydı. ABD, bir Alman markasının ülkesinde aşırı yükselmesine izin veremezdi, çünkü kendi firmaları olan GM, Ford ve Chrysler'ın durumları kendi anavatanlarında da pek parlak değildi.

ABD'nin planı başarılı oldu ve Volkswagen hem ABD'de hem Dünya'da oldukça itibar kaybetti. ABD pazarında ise Volkswagen oldukça gerilere düştü.

Bu arada atlanılan çok önemli bir durum var. Dünyanın şu anda karşılaştığı en büyük sorun, iklim değişikliğine yol açan Global Isınma. Bu durumunda en büyük sebeplerinden biri araçlardan çıkan Karbondioksit gazı. Benzinli araçların CO2 salınımı dizellerden çok daha fazla. Yani dizeli komple kaldırıp tamamen benzinliye geçilmesi, iklim değişikliğini daha da hızlandıracak bir durum. Dizelin CO2 salınımı ise daha düşük fakat onunda direk sağlığa zararlı olan kimyasal madde salınımı (yani NOX) var.

Sonuçta iki yakıt türününde kendilerine has zararları var. Elektrik ise gelecek vadediyor fakat her ne kadar dev petrol şirketleri baskı kursa da elektrikli araçlarda hala temel problemler çözülemedi ve bunların çözülebilmesi de oldukça zor. İlki menzil ve diğeri de şarj olayı. İlerleme var fakat hala zamana ihtiyaç var. Burada da gözden kaçan nokta ise şu. Elektrikte teknik problemler çözülse dahi, milyarlaca aracın elektrik ihtiyacının nereden karşılanacağı hala cevabı bilinmeyen bir sorun. Ne rüzgar, ne su, ne de güneş enerjisi, tüm dünyada dolaşacak olan milyarlarca araç için yeterli olmayacak.

İlk seri üretim elektrikli otolar 1800'lü yılların sonunda yapıldı. O günden sonra eğer otomobil endüstrisi elektrikli otolarla yoluna devam etseydi hem hem menzil, hem şarj hem de enerji kaynakları geliştirilmiş olurdu. Nihayetinde petrol sadece yer altından çıkarılıyor ama elektrik bir çok kaynaktan elde edilebiliyor. Fakat yerleşik endüstri petrol motorları ile devam etmeye karar verdi o yıllarda ve elektrikli otolar güdük kaldı. O günden bugüne zaman zaman iyi elektrikli otolar geliştirilse de hep prototip olarak kaldı ve ilerletilmedi. Hatta belgeseli bile yapıldı "who killed electric car" filan diye.

Velhasıll her şey yolunda olsa bile, okyanuslardaki Norveç petrol sondaj platformlarından başlayıp, bir çok ülkeye dağılmış yedek parça imalatçıları ile birlikte Almanya vs. ülkelerdeki motor fabrikalarından devam edip, en küçük köylerdeki oto tamircilerinde biten, milyarlarca insanın üstünden ekmek yediği devasa bir örümcek ağı oldu otomotiv endüstrisi. Harika bir batarya çıkarsalar bile birilerinin bir yerde üstüne beton döküp yerin bin kat altına gömeceği kesindir artık. Yani takırtılı motorlarla daha çok işimiz var. 70'lerde GM'nin yaptığı gibi, şimdi de Tesla'nın da elektrikli araba üretiminden vazgeçeceği konuşuluyor.