Konuyu Değerlendir: Güncel Değerlendirme :
Sıkıntı bundan işte özgür translate saçmalıyor bazen Neyse bi ara taner abimin yanına gider hepsini tek tek okuturum da kovar diye çekiniyorumIlla bunlari nededini bilmek istiyorsan.. Google translate diye bisey var Ibrahim abi
Sıkıntı bundan işte özgür translate saçmalıyor bazen Neyse bi ara taner abimin yanına gider hepsini tek tek okuturum da kovar diye çekiniyorumIlla bunlari nededini bilmek istiyorsan.. Google translate diye bisey var Ibrahim abi
Birisi bir fıkra için gülebiliyorsa o dili tam anlamıyla öğrenmiş demektir. Fıkra dilin tüm özelliklerini; semantik, fonetik, kültürel, dilbilimsel ve bilişsel (kognitif) özeliklerini bir arada toplayan "kaçamaklardır". Fıkra tercüme edilemez, fıkra bir dilin kültürü ile içiçe olduğunu gösteren, ondan ayrılmaz bir parça olduğunu açıklayan bir parazittir aslında.
Mesela yazıya dahi dökülemeyen fıkralar var, onu "konuşarak" anlatmak gerek çünkü fıkra telaffûzda gizli ve yazılı hali işe yaramıyor. Örnek: İki Arap lüks bir Londra oteline geliyor, resepsiyondaki yetkili yaşlarını soruyor. Araplardan birisi cevap veriyor: "EYM DIRTY (I am thirty), MAY FREND IS DIRTY TOO (My friend is thirty-two)" (ben otuzum, arkadaşım da otuziki).
Birisi bir fıkra için gülebiliyorsa o dili tam anlamıyla öğrenmiş demektir. Fıkra dilin tüm özelliklerini; semantik, fonetik, kültürel, dilbilimsel ve bilişsel (kognitif) özeliklerini bir arada toplayan "kaçamaklardır". Fıkra tercüme edilemez, fıkra bir dilin kültürü ile içiçe olduğunu gösteren, ondan ayrılmaz bir parça olduğunu açıklayan bir parazittir aslında.
Mesela yazıya dahi dökülemeyen fıkralar var, onu "konuşarak" anlatmak gerek çünkü fıkra telaffûzda gizli ve yazılı hali işe yaramıyor. Örnek: İki Arap lüks bir Londra oteline geliyor, resepsiyondaki yetkili yaşlarını soruyor. Araplardan birisi cevap veriyor: "EYM DIRTY (I am thirty), MAY FREND IS DIRTY TOO (My friend is thirty-two)" (ben otuzum, arkadaşım da otuziki).
Bir Japon işadamı The Hyatt Regency otelinin oda servisini arıyor ve TOTİTOTOTOTO istiyor, oda servisi anlamıyor, yavaş konuşmasını söylüyor, TO Tİ TO TO TO TO diyor Japon, "Özür dilerim ama sizi anlamıyorum" diyor oda servisi, Japon da aşağıya iniyor ve elleriyle iki işareti, fincan ve kaşık işareti ve kağıda da oda numarsını yazıyor: TWO TEA TO 222 (222'YE İKİ ÇAY) diyor.
Bir Japon işadamı The Hyatt Regency otelinin oda servisini arıyor ve TOTİTOTOTOTO istiyor, oda servisi anlamıyor, yavaş konuşmasını söylüyor, TO Tİ TO TO TO TO diyor Japon, "Özür dilerim ama sizi anlamıyorum" diyor oda servisi, Japon da aşağıya iniyor ve elleriyle iki işareti, fincan ve kaşık işareti ve kağıda da oda numarsını yazıyor: TWO TEA TO 222 (222'YE İKİ ÇAY) diyor.
Temel Afrika'ya safariye gitmiş. İlk günün sonunda gece otelin lobisinde avcılar konuşuyormuş. İngiliz ben bugün 1 gergedan vurdum demiş. Fransız ben de 1 aslan vurdum demiş. Temel de ben de 1 nosut vurdum demiş.
İngiliz ile Fransız anlamamış ama cehaletleri belli olmasın diye de sormamışlar. Ertesi gün yine ava gidilmiş gece yine toplanmışlar. İngiliz ben 2 kaplan vurdum demiş. Fransız ben de 1 fil vurdum demiş. Temel ben 4 nosut vurdum demiş.
İngiliz dayanamamış sormuş:
- Kusura bakma ama nosut nasıl bir şeydir? Bunca yıllık avcıyım hiç duymadım.
Temel de:
- Ben de ilk defa burada gördüm. Kara kara bir şeyler insana benziyorlar. Ellerini kaldırıp nosut nosut (no shoot, ates etme) diye bağırıyorlar.
Temel Afrika'ya safariye gitmiş. İlk günün sonunda gece otelin lobisinde avcılar konuşuyormuş. İngiliz ben bugün 1 gergedan vurdum demiş. Fransız ben de 1 aslan vurdum demiş. Temel de ben de 1 nosut vurdum demiş.
İngiliz ile Fransız anlamamış ama cehaletleri belli olmasın diye de sormamışlar. Ertesi gün yine ava gidilmiş gece yine toplanmışlar. İngiliz ben 2 kaplan vurdum demiş. Fransız ben de 1 fil vurdum demiş. Temel ben 4 nosut vurdum demiş.
İngiliz dayanamamış sormuş:
- Kusura bakma ama nosut nasıl bir şeydir? Bunca yıllık avcıyım hiç duymadım.
Temel de:
- Ben de ilk defa burada gördüm. Kara kara bir şeyler insana benziyorlar. Ellerini kaldırıp nosut nosut (no shoot, ates etme) diye bağırıyorlar.
Bi ara burdaki sinemalara Recep Ivedigin filmi geldi, altina hollandaca yazmislar ne soyledini, ama oyle komik olmuyor, turkce bilip tam anladinmi uzaman komik oluyo. Ama ginede hollandalilar gidip bakti..Birisi bir fıkra için gülebiliyorsa o dili tam anlamıyla öğrenmiş demektir. Fıkra dilin tüm özelliklerini; semantik, fonetik, kültürel, dilbilimsel ve bilişsel (kognitif) özeliklerini bir arada toplayan "kaçamaklardır". Fıkra tercüme edilemez, fıkra bir dilin kültürü ile içiçe olduğunu gösteren, ondan ayrılmaz bir parça olduğunu açıklayan bir parazittir aslında.
Konu Ozzy40 tarafından (03 01 2013 Saat 18:13 ) değiştirilmiştir.
Bi ara burdaki sinemalara Recep Ivedigin filmi geldi, altina hollandaca yazmislar ne soyledini, ama oyle komik olmuyor, turkce bilip tam anladinmi uzaman komik oluyo. Ama ginede hollandalilar gidip bakti..Birisi bir fıkra için gülebiliyorsa o dili tam anlamıyla öğrenmiş demektir. Fıkra dilin tüm özelliklerini; semantik, fonetik, kültürel, dilbilimsel ve bilişsel (kognitif) özeliklerini bir arada toplayan "kaçamaklardır". Fıkra tercüme edilemez, fıkra bir dilin kültürü ile içiçe olduğunu gösteren, ondan ayrılmaz bir parça olduğunu açıklayan bir parazittir aslında.
1968'den 1985'e kadar Hollanda'da kaldım. 1985'te Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda Türkçem sıfırdı... Hürriyet Gazetesi ve TRT sayesinde Türkçem 4 yılda mükemmelleşti. Bulmaca çözmek harika bir alıştırma. Ayrıca İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Şimdi 4 dilde yeminli tercümanım ve hayatımı yabancı dil sayesinde kazanıyorum, okulda öğrendiğim Elektrik-Elektronik Teknisyenliği mesleği ile değil. Gençlere tavsiyem en iyi bildiğiiz şeyi yapın ve farklı olun, çok farklı!
1968'den 1985'e kadar Hollanda'da kaldım. 1985'te Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda Türkçem sıfırdı... Hürriyet Gazetesi ve TRT sayesinde Türkçem 4 yılda mükemmelleşti. Bulmaca çözmek harika bir alıştırma. Ayrıca İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Şimdi 4 dilde yeminli tercümanım ve hayatımı yabancı dil sayesinde kazanıyorum, okulda öğrendiğim Elektrik-Elektronik Teknisyenliği mesleği ile değil. Gençlere tavsiyem en iyi bildiğiiz şeyi yapın ve farklı olun, çok farklı!
Okula gidiyom gidiyom, ama bence bos gidiyom, istedigim meslik bile degil, cunku ne yapicami bilmiyom bile , ama arabalarla (Volkswagen grup) ile ugrasmak isterim, teknik olarik degil, benim ellerim u yönden beceriksiz1968'den 1985'e kadar Hollanda'da kaldım. 1985'te Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda Türkçem sıfırdı... Hürriyet Gazetesi ve TRT sayesinde Türkçem 4 yılda mükemmelleşti. Bulmaca çözmek harika bir alıştırma. Ayrıca İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Şimdi 4 dilde yeminli tercümanım ve hayatımı yabancı dil sayesinde kazanıyorum, okulda öğrendiğim Elektrik-Elektronik Teknisyenliği mesleği ile değil. Gençlere tavsiyem en iyi bildiğiiz şeyi yapın ve farklı olun, çok farklı!
Hee... bunu unuttum, kardesimin ve yegnimin Türkcesi tam sifir, 2 sene önce Kirsehirde havuza gitmisler, bunlar locker (dolap mi ne ismi, tam bilmiyom) almis, urda bi calisana gitmisler, locker'dan bisey alicaklarmis , adam locker'un nummarasini sormus, bunlarda 53u soyliyememisler, hahaha..
Konu Ozzy40 tarafından (03 01 2013 Saat 18:32 ) değiştirilmiştir.
Okula gidiyom gidiyom, ama bence bos gidiyom, istedigim meslik bile degil, cunku ne yapicami bilmiyom bile , ama arabalarla (Volkswagen grup) ile ugrasmak isterim, teknik olarik degil, benim ellerim u yönden beceriksiz1968'den 1985'e kadar Hollanda'da kaldım. 1985'te Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda Türkçem sıfırdı... Hürriyet Gazetesi ve TRT sayesinde Türkçem 4 yılda mükemmelleşti. Bulmaca çözmek harika bir alıştırma. Ayrıca İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Şimdi 4 dilde yeminli tercümanım ve hayatımı yabancı dil sayesinde kazanıyorum, okulda öğrendiğim Elektrik-Elektronik Teknisyenliği mesleği ile değil. Gençlere tavsiyem en iyi bildiğiiz şeyi yapın ve farklı olun, çok farklı!
Hee... bunu unuttum, kardesimin ve yegnimin Türkcesi tam sifir, 2 sene önce Kirsehirde havuza gitmisler, bunlar locker (dolap mi ne ismi, tam bilmiyom) almis, urda bi calisana gitmisler, locker'dan bisey alicaklarmis , adam locker'un nummarasini sormus, bunlarda 53u soyliyememisler, hahaha..
Dursum Abi benden sana gelsin bu!!
Ücüncü Boğaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türkler'den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmıs. Japon;
-'gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım' diyerek harakiri yapmış.
Amerikalı;
-'gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunlari izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek yanındakilere dönmüş: '
-'İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum'...'
Dursum Abi benden sana gelsin bu!!
Ücüncü Boğaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türkler'den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmıs. Japon;
-'gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım' diyerek harakiri yapmış.
Amerikalı;
-'gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunlari izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek yanındakilere dönmüş: '
-'İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum'...'
İşte güzel ve çok güzel bir öğüt1968'den 1985'e kadar Hollanda'da kaldım. 1985'te Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda Türkçem sıfırdı... Hürriyet Gazetesi ve TRT sayesinde Türkçem 4 yılda mükemmelleşti. Bulmaca çözmek harika bir alıştırma. Ayrıca İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Şimdi 4 dilde yeminli tercümanım ve hayatımı yabancı dil sayesinde kazanıyorum, okulda öğrendiğim Elektrik-Elektronik Teknisyenliği mesleği ile değil. Gençlere tavsiyem en iyi bildiğiiz şeyi yapın ve farklı olun, çok farklı!
İşte güzel ve çok güzel bir öğüt1968'den 1985'e kadar Hollanda'da kaldım. 1985'te Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda Türkçem sıfırdı... Hürriyet Gazetesi ve TRT sayesinde Türkçem 4 yılda mükemmelleşti. Bulmaca çözmek harika bir alıştırma. Ayrıca İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Şimdi 4 dilde yeminli tercümanım ve hayatımı yabancı dil sayesinde kazanıyorum, okulda öğrendiğim Elektrik-Elektronik Teknisyenliği mesleği ile değil. Gençlere tavsiyem en iyi bildiğiiz şeyi yapın ve farklı olun, çok farklı!
Aramiza hosgeldiniz Özgür bey...
samsunludur kesin mutayit)Dursum Abi benden sana gelsin bu!!
Ücüncü Boğaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türkler'den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmıs. Japon;
-'gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım' diyerek harakiri yapmış.
Amerikalı;
-'gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunlari izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek yanındakilere dönmüş: '
-'İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum'...'
samsunludur kesin mutayit)Dursum Abi benden sana gelsin bu!!
Ücüncü Boğaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türkler'den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmıs. Japon;
-'gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım' diyerek harakiri yapmış.
Amerikalı;
-'gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunlari izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek yanındakilere dönmüş: '
-'İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum'...'
Bir tane de benden gelsin o zaman
Şehrin birine bi alt geçit yapılacakmış ve üç tane ekip gelmiş ihaleye,
Doğal olarak Türk, Japon ve Alman
Alamana demişler anlat, başlamış anlatmaya,
bizim için sorun değil bir ekip bir baştan diğer ekip öbür baştan başlarlar ve ortada sadece 2 metre fark kalır onuda hemen yıkarız tünelinizi yaparız demişler.
Japona demişler anlat, başlamış anlatmaya,
bizim için çok basit bir iş bir ekip bir baştan diğer ekip öbür baştan başlarlar ve ortada sadece 20 cm fark kalır onuda hemen hallederiz demişler.
Sıra gelmiş bizim Türke vallaha demiş bir ekip bir baştan öbür ekip diğer baştan başlar ortada buluştuk buluştuk, yok buluşamaz isek iki tane tüneliniz olur
Bir tane de benden gelsin o zaman
Şehrin birine bi alt geçit yapılacakmış ve üç tane ekip gelmiş ihaleye,
Doğal olarak Türk, Japon ve Alman
Alamana demişler anlat, başlamış anlatmaya,
bizim için sorun değil bir ekip bir baştan diğer ekip öbür baştan başlarlar ve ortada sadece 2 metre fark kalır onuda hemen yıkarız tünelinizi yaparız demişler.
Japona demişler anlat, başlamış anlatmaya,
bizim için çok basit bir iş bir ekip bir baştan diğer ekip öbür baştan başlarlar ve ortada sadece 20 cm fark kalır onuda hemen hallederiz demişler.
Sıra gelmiş bizim Türke vallaha demiş bir ekip bir baştan öbür ekip diğer baştan başlar ortada buluştuk buluştuk, yok buluşamaz isek iki tane tüneliniz olur
buda iyiydiBir tane de benden gelsin o zaman
Şehrin birine bi alt geçit yapılacakmış ve üç tane ekip gelmiş ihaleye,
Doğal olarak Türk, Japon ve Alman
Alamana demişler anlat, başlamış anlatmaya,
bizim için sorun değil bir ekip bir baştan diğer ekip öbür baştan başlarlar ve ortada sadece 2 metre fark kalır onuda hemen yıkarız tünelinizi yaparız demişler.
Japona demişler anlat, başlamış anlatmaya,
bizim için çok basit bir iş bir ekip bir baştan diğer ekip öbür baştan başlarlar ve ortada sadece 20 cm fark kalır onuda hemen hallederiz demişler.
Sıra gelmiş bizim Türke vallaha demiş bir ekip bir baştan öbür ekip diğer baştan başlar ortada buluştuk buluştuk, yok buluşamaz isek iki tane tüneliniz olur
buda iyiydiBir tane de benden gelsin o zaman
Şehrin birine bi alt geçit yapılacakmış ve üç tane ekip gelmiş ihaleye,
Doğal olarak Türk, Japon ve Alman
Alamana demişler anlat, başlamış anlatmaya,
bizim için sorun değil bir ekip bir baştan diğer ekip öbür baştan başlarlar ve ortada sadece 2 metre fark kalır onuda hemen yıkarız tünelinizi yaparız demişler.
Japona demişler anlat, başlamış anlatmaya,
bizim için çok basit bir iş bir ekip bir baştan diğer ekip öbür baştan başlarlar ve ortada sadece 20 cm fark kalır onuda hemen hallederiz demişler.
Sıra gelmiş bizim Türke vallaha demiş bir ekip bir baştan öbür ekip diğer baştan başlar ortada buluştuk buluştuk, yok buluşamaz isek iki tane tüneliniz olur
Aşağıdaki fıkra benim işyerimde duvarda asılıdır.
AlıntıAlman, Rus ve Türk başbakanları konuşuyorlarmış, Alman başbakan "Bir Alman ayda 1000 markla geçinir, o 1000 markın hepsini de kendisi kazanır" demiş, Rus başbakan "Bir Rus ayda 1000 ruble ile geçinir, 500 rubleyi kendisi kazanır, 500 ruble de biz veririz" demiş, Türk başbakan da "bir Türk ayda 1000 lira ile geçinir, bir işte çalışmaz, biz de vermeyiz, ama o bulur" demiş.
Aşağıdaki fıkra benim işyerimde duvarda asılıdır.
AlıntıAlman, Rus ve Türk başbakanları konuşuyorlarmış, Alman başbakan "Bir Alman ayda 1000 markla geçinir, o 1000 markın hepsini de kendisi kazanır" demiş, Rus başbakan "Bir Rus ayda 1000 ruble ile geçinir, 500 rubleyi kendisi kazanır, 500 ruble de biz veririz" demiş, Türk başbakan da "bir Türk ayda 1000 lira ile geçinir, bir işte çalışmaz, biz de vermeyiz, ama o bulur" demiş.
Baltaci Dursun pa$anin yagveri olarak bir fikra da benden..
Bu kadar Turk, Alman, Ingiliz ve Japon fikrasindan sonra guzel gider.
Temel bir gün uçaga binmi$, bakmi$ ki Alman ve Ingiliz yok.. geri inmi$
Baltaci Dursun pa$anin yagveri olarak bir fikra da benden..
Bu kadar Turk, Alman, Ingiliz ve Japon fikrasindan sonra guzel gider.
Temel bir gün uçaga binmi$, bakmi$ ki Alman ve Ingiliz yok.. geri inmi$
Biz gurbetçiler Avrupa'da hakkımızda yapılan fıkralar için ne yazık ki acı acı gülmek zorunda kalıyoruz. Almanya'da Türkenwitze, Hollanda-Belçika'da Turkenmoppen ne yazık ki Türklerin bu ülkede yaşayan yerli halkın gözünde bıraktığı, ya da daha doğrusu yerli halkın bizim vatandaşlardan edindiği intibadan ötürü oluşan ve bazı kabul edilemez gerçekleri gülümseyerek (ambalajlayarak, paketleyerek) iletmeye yarayan fıkraların çevirisini duysanız kulaklarınız kızarır.
Ne yazık ki Almanya, Hollanda ve Belçika'da Türkler hakkında
- Tembel
- Pis
- Hırsız
- Dolandırıcı
damgası çoktan vurulmuş, durum iyiye gideceğine daha da kötüleşmiştir. Bilhassa bizim bazı vatandaşlara has ama çoğuna, hatta hepsine mal edilen "tembellik" ve "sosyal devletin imkanlarını sömürme" gibi işsizlik maaşı alırken gidip gizlice (kaçak) çalışma, çocukları kardeşinin yanında göstererek çocuk parasını 2-3 kat alma, izin yaparken 10-20 gün daha fazla tatil yapabilmek için doktor raporu alma (çok tercüme ettim, çok!), topluma uyum sağlamama ve iyiniyet ile sunulan birçok sosyal imkanı kötüniyet için kullanma gibi örnekler bunlar arasında gösterilebilir.
Bir de işin diğer, daha da acı yüzü var tabi ki...
1 Şubat 1962 tarihinde ilk Türk gurbetçi "MİSAFİR İŞÇİ" olarak Almanya'ya, Ruhr Bölgesindeki kömür madenlerinde taze ve tatlı canını Alaman Endüstri İmparatorluğunun hizmetine sunmuş, paçavra gibi muamele görmüş, Alman hükümeti tarafından değil, kendi hükümeti tarafından. Geri döndüğünde Kapıkule'de, Esenboğa'da kendisine "Anılarını anlat" denmemiş, "Markları göster" emredilmiştir. Otomobili ile İzin için gelene çektirilen eziyetler temerküz kamplarını aratmamıştır. Her ülkede rüşvet, ama en baba rüşvet kendi ülkesinde ödettirilmiştir. Bu insanlar oraya ZENGİN olmak için gitmediler, bu insanlar oraya çocukları İYİ olsun diye gittiler. Bu gerçekleri unutarak yaşamamamız gerek.
Orada Yabancı, Burada Alamancı sözü halen doğru ve geçerlidir.
Canınızı sıkmak istemiyorum. Geçmişim siyah önlükle Türk okulunda İstiklal Marşı okuyarak geçmedi, 23 Nisan'da kutlama yapmadık, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim normal günlerdi, öğretmenimizden 10 Kasım'da Atatürk'ün öldüğünü biliyorduk ama nasıl, ne şartlarda ve nerede, onu bilmiyorduk. Gurbette Türk olmak çok zordu, Müslüman olarak "onların" ülkesinde yaşamak zorunda olmak zordu. Onların adetlerini reddediyor, onların disiplinine hayran oluyorduk. Dakik, düzenli, dürüsttüler. Biz ise sadece çalışmayı biliyorduk. Babam fabrikada, annem konfeksiyonda, ben okulda ders çalışıyordum.
Hollanda'da bir Türk olarak zaten 0:1 yenik başlamak zorundayık. Ama ne mutlu ki azim ve sabırla skoru 2:1 yapmayı öğrendik çünkü biz geri döndük, hem de tam zamanında. Gurbetteki gençler, arkadaşlar. Zamanın geldiğini siz de hissedeceksiniz, o zaman tereddür etmeyin. Ben 1985'te yapabildiysem sizler 2013'te ve bundan sonra hayda hayda yaparsınız.
Memleketten sevgiler,
Taner Göde
Biz gurbetçiler Avrupa'da hakkımızda yapılan fıkralar için ne yazık ki acı acı gülmek zorunda kalıyoruz. Almanya'da Türkenwitze, Hollanda-Belçika'da Turkenmoppen ne yazık ki Türklerin bu ülkede yaşayan yerli halkın gözünde bıraktığı, ya da daha doğrusu yerli halkın bizim vatandaşlardan edindiği intibadan ötürü oluşan ve bazı kabul edilemez gerçekleri gülümseyerek (ambalajlayarak, paketleyerek) iletmeye yarayan fıkraların çevirisini duysanız kulaklarınız kızarır.
Ne yazık ki Almanya, Hollanda ve Belçika'da Türkler hakkında
- Tembel
- Pis
- Hırsız
- Dolandırıcı
damgası çoktan vurulmuş, durum iyiye gideceğine daha da kötüleşmiştir. Bilhassa bizim bazı vatandaşlara has ama çoğuna, hatta hepsine mal edilen "tembellik" ve "sosyal devletin imkanlarını sömürme" gibi işsizlik maaşı alırken gidip gizlice (kaçak) çalışma, çocukları kardeşinin yanında göstererek çocuk parasını 2-3 kat alma, izin yaparken 10-20 gün daha fazla tatil yapabilmek için doktor raporu alma (çok tercüme ettim, çok!), topluma uyum sağlamama ve iyiniyet ile sunulan birçok sosyal imkanı kötüniyet için kullanma gibi örnekler bunlar arasında gösterilebilir.
Bir de işin diğer, daha da acı yüzü var tabi ki...
1 Şubat 1962 tarihinde ilk Türk gurbetçi "MİSAFİR İŞÇİ" olarak Almanya'ya, Ruhr Bölgesindeki kömür madenlerinde taze ve tatlı canını Alaman Endüstri İmparatorluğunun hizmetine sunmuş, paçavra gibi muamele görmüş, Alman hükümeti tarafından değil, kendi hükümeti tarafından. Geri döndüğünde Kapıkule'de, Esenboğa'da kendisine "Anılarını anlat" denmemiş, "Markları göster" emredilmiştir. Otomobili ile İzin için gelene çektirilen eziyetler temerküz kamplarını aratmamıştır. Her ülkede rüşvet, ama en baba rüşvet kendi ülkesinde ödettirilmiştir. Bu insanlar oraya ZENGİN olmak için gitmediler, bu insanlar oraya çocukları İYİ olsun diye gittiler. Bu gerçekleri unutarak yaşamamamız gerek.
Orada Yabancı, Burada Alamancı sözü halen doğru ve geçerlidir.
Canınızı sıkmak istemiyorum. Geçmişim siyah önlükle Türk okulunda İstiklal Marşı okuyarak geçmedi, 23 Nisan'da kutlama yapmadık, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim normal günlerdi, öğretmenimizden 10 Kasım'da Atatürk'ün öldüğünü biliyorduk ama nasıl, ne şartlarda ve nerede, onu bilmiyorduk. Gurbette Türk olmak çok zordu, Müslüman olarak "onların" ülkesinde yaşamak zorunda olmak zordu. Onların adetlerini reddediyor, onların disiplinine hayran oluyorduk. Dakik, düzenli, dürüsttüler. Biz ise sadece çalışmayı biliyorduk. Babam fabrikada, annem konfeksiyonda, ben okulda ders çalışıyordum.
Hollanda'da bir Türk olarak zaten 0:1 yenik başlamak zorundayık. Ama ne mutlu ki azim ve sabırla skoru 2:1 yapmayı öğrendik çünkü biz geri döndük, hem de tam zamanında. Gurbetteki gençler, arkadaşlar. Zamanın geldiğini siz de hissedeceksiniz, o zaman tereddür etmeyin. Ben 1985'te yapabildiysem sizler 2013'te ve bundan sonra hayda hayda yaparsınız.
Memleketten sevgiler,
Taner Göde
Taner abi,
Sen bana i$ ver, hemen buralardan kacarim, bide bana bi Passat ayarlarsin
Benim ingilizcem, hollandacam ve biraz almancam var, yeter mi?
Askerligi napicam ama... hmm...
Taner abi,
Sen bana i$ ver, hemen buralardan kacarim, bide bana bi Passat ayarlarsin
Benim ingilizcem, hollandacam ve biraz almancam var, yeter mi?
Askerligi napicam ama... hmm...
Şimdi burada bir sürü Gayserili var ne yani ölürken de mi parayı düşünüyorlar
Şimdi burada bir sürü Gayserili var ne yani ölürken de mi parayı düşünüyorlar
Bu da Volkswagen Temelcileri için gelsin ..
Temel bir gün Volkswageniyle giderken, kırmızı ışıkta duran bir Limuzine arkadan çarpar.
Aşağıya inerek başlar adama yalvarmaya: "Abi kusura bakma, lütfen affet, gördüğün gibi garibanın tekiyim.".
Adam, hasarın da fazla olmadığını düşünerek:"Tamam tamam, affettim hadi git" der.
Her ikisi de arabalarına binerek devam ederler.
İlerideki bir başka kırmızı ışıkta Temel tekrar Limuzine arkadan çarpar ve kafayı camdan uzatıp eliyle de sakin ol işareti yaparak: "Tamam abi, tamam. Benim, ben" der.
Bu da Volkswagen Temelcileri için gelsin ..
Temel bir gün Volkswageniyle giderken, kırmızı ışıkta duran bir Limuzine arkadan çarpar.
Aşağıya inerek başlar adama yalvarmaya: "Abi kusura bakma, lütfen affet, gördüğün gibi garibanın tekiyim.".
Adam, hasarın da fazla olmadığını düşünerek:"Tamam tamam, affettim hadi git" der.
Her ikisi de arabalarına binerek devam ederler.
İlerideki bir başka kırmızı ışıkta Temel tekrar Limuzine arkadan çarpar ve kafayı camdan uzatıp eliyle de sakin ol işareti yaparak: "Tamam abi, tamam. Benim, ben" der.