Yasin'im,
Belki kanayan yarana tuz basacağım ama o yollardan ben de geçtim, bu nedenle seninle paylaşmama izin ver.
İşim gereği çok gurbetçi ile karşılaşıyorum. Çoğu sinirli, çoğu da mecburiyetten gelmiş, bir iş halletmek için (miras, vekaletname, boşanma, vb.). Öyle 1990'lı yıllardaki gibi
Her Gün Bir Düğün (Jeden Tag Eine Hochzeit) yok artık. Almanya çok değişti ama Türkiye de çok değişti, fakat bence gurbetçilerin de değişmesi ve bu değişikliği görmeleri gerekirdi. Gastarbeiter (Misafir İşçi) dönemi biteli 30 yıl oldu, 1984'teki Büyük Göç (Exodus der Türken) belki Türklerin sayısını azalttı ama bu geçiciydi, şimdi 4 milyondan fazla Türk var Almanya'da, 20 kişiden 1'isi Türk kökenli.
Buna Essen'de yaşayan ağabeyim de dahil.
Birkaç yıldır geri dönenler çoğaldı. Israrla yaş 70'i geçtiği halde halen orada kalanlara soruyorum: "Amca, Almanya bitmedi mi?" ve üzülerek ifade etmek zorundayım ki adamın gözleri doluyor.
Uçaklar pistte uçarken V
1 ve V
2 hızları var. V
1 hızındaysa havalanmadan durabilir ama V
2 hızını aşmışsa artık istese de duramaz, kalkmak zorunda, 2000 yılındaki Concorde faciasi gibi, uçağın motoru yandığı halde kalkmak zorundaydı çünkü uçağın hızı (Geschwindigkeit) kalkışı durdurmaya müsait değildi.
40-50 yıl önce giden gurbetçiler de öyleydi. Zamanında geri dönebilenler döndüler, dönemeyenler ise bir daha dönememek üzere orada kaldılar. Bir Uzay-Zaman alanında wormhole gibi o kapı o zaman açıktı ve gidenler, her ne kadar şok yaşadılarsa, gidebildiler, gitmeyenler (kendi ailemden çok sayıda dayı vb. dahil) orada kaldılar. Biz 1984-1985 arasında peyderpey döndük, önce kızkardeşim ve ağabeyim, sonra annem, sonra ben ve en sonunda da babam. 65 yaşında emekli olması gereken babam 45 yaşında emekli oldu (dikkat: ben 3 hafta sınra 44 oluyorum) ve emekliliğini Türkiye'de 25 yıl boyunca 69 yaşına kadar doya doya yaşadı.
İlk zamanlar kabullenememiştik Türkiye'ye dönmeyi ama sesimizi çıkarmıyorduk. Geçenlerde gelen 1971 doğumlu bir "Alamancı" ile konuştum, işi 5 dakikada bitti ama 45 dakika konuştuk, memnun olup olmadığımı sordu, 3 Passat değiştirdiğimi söyleyemedim ama sıfır bir CC sipariş ettiğimi ve Media Markt, Metro, Praktiker, IKEA, BauHaus, Avrupa standardında sağlık hizmeti, TEM otoyollar, digital çağ, tüketim toplumuna dönüşmüş olmamız, Antalya tarafındaki süper ultra lüks tatil köyleri ve insanların herşeye rağmen vatanlarında olmaları ve Mehmet'in yukarıdaki resimde gösterdiği gibi mutlu olmak için bir mangal, bir şiş ve bir kadehle bunu başarabildiklerini ifade etmeye çalıştım. Kızkalesine gittik, denize ve bugün de YumurtalıK'a gittik denize, yazlık alınca bunlara gerek kalmayacak, ve inşallah CC'den sonra sıra onda.
Yaşam herkes için zor, ve inanıyorum ki herkes en iyisini yapmaya çalışıyor, hepimiz ekmeğimizi taştan çıkarıyoruz, sen Almanya'da, bizler burada. Belki sorunlarımız var ama onlar bizim sorunlarımız ve onları biz çözeriz. Bizi bu ülkede güçlü kılan bence toplum içinde halen güçlü olan o bağlar. İnanıyorum ki sen de yakın bir zamanda aramıza katılacaksın. 1985'te kesin dönüş yaptığımda Türkiye'de şimdiki imkanların 10'da 1'i bile yoktu. Sadece 5 yıl sonra Türkiye çok değişmişti ve ben de kesin dönüş yaptığım için o zaman doğru kararı verdiğimi anlamıştım.
Bu yazıyı seni üzmek veya nasihat vermek için değil, seni kardeşim olarak gördüğüm için yazdım. Bu yazıyı ben de 1985'te bir ağabeyimden okusaydım kesin dönüş yaparken kendimi biraz daha rahat hissederdim ama baba disiplini sayesinde gıkım çıkmamıştı ve şimdi diyorum ki iyi ki çıkmamıştı.
İster Hanau'da ol, ister Aydın'da, Nazilli'de veya Antalya'da, sen bizim kardeşimizsin Yasin. Her kadehi şerefine kaldırıyorum, her şişi şerefine çekiyorum.
Kebap Cenneti Adana'dan Selam ve Sevgiler,
Für Immer Dein Bruder
Taner Göde